neyimvarki
New member
Dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olmakla suçlanan sosyal medya fenomenleri Bahar Candan ile Nihal Candan’ın yargılanmasına devam ediliyor. Davanın üçüncü duruşmasında Nihal Candan savunma yaptı. İfadesine “Heyecandan bayılmazsam bir problem yok.” diyerek başlayan Nihal Candan, iddianamede yer alan et restoranında toplantı yapıldığına yönelik iddiayı, “Ben veganım. Et yenildiği için orada uzun süre kalamam.” diyerek reddetti. Savunmasının devamında ağladığı görülen Candan, “Mal varlığım bir iki çanta, bir iki ayakkabı olabilir.” ifadesini kullandı.
Dolandırıcılık ve suç örgütüne üye olma gibi suçlamalarla yargılanan sosyal medya fenomenleri Bahar Candan ile Nihal Candan’ın yargılandığı davada üçüncü duruşma görülüyor. Küçükçekmece 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada 21 sanık bulunuyor. Üçüncü celsede savunma yapan Nihal Candan, kendisine yöneltilen suçlamaları kabul etmedi.
Candan ifadesine, “İfade vermeye hazırım, heyecandan bayılmazsam bir problem yok.” diye başladı. İddianameyi defalarca okuduğunu söyleyen Nihal Candan, “Ben bir toplantıya katılmadım. Ben yanlış birisi ile 2021 yılında beraber oldum. Kendisini Kaan olarak farklı bir isimle tanıtan birisi bana gerçek mesleğini de söylemez. İddianamede örgüt lideri olarak bahsedilen Onur Apaydın kendisinin iş insanı olduğunu, aktif para kazanan biri olduğunu ve benden çok hoşlandığını söyledi. Ben o dönemde anksiyete problemleri yaşıyordum. Bu nedenle özel hayatım ile ilgili yanlış bir karar verdim.” dedi.
Hukuk fakültesini bitirdiğini ifade eden Nihal Candan, şöyle devam etti: “Ancak bu olay nedeniyle mesleğimi yapamıyorum. Bu çok uzun süren bir aşk hikayesi değil. Ben Onur Apaydın hakkında uzaklaştırma kararı alarak ayrıldım. Ben veganım. Bahsedilen toplantıların et restoranında yapıldığı söyleniyor. Orada uzun süre kalamam et yenildiği için midem bulanır. Toplantıların yapıldığı söylenilen yer bir et restoranı. Benim araç satışı ile ilgili olaylar hakkında bilgim yoktur. Şu an evliyim Faruk Çiçek isimli kişiyle ama o da bana boşanma davası açtı. Teşekkürler Türkiye. Benim araç verilmesi ve dolandırıcılık olayı hakkında bir bilgim yok. Çok zor bir süreç yaşadım. 5 ay boyunca. Biraz sesli konuşup sizi ürkütüyorsam affedersiniz hakim bey.”
Savunmasının devamında ağladığı görülen Nihal Candan, ölümcül bir hastalıkla mücadele ettiğini belirterek, “28 kilodan bu hale geldim çok şükür. Mal varlığım bir iki çanta bir iki ayakkabı olabilir. Bunları da bana eşim sağlıyordu. Ailecek maddi olarak çok zor durumdayız bu olaylardan dolayı.” dedi. Nihal Candan şunları söyledi: “Eşimle kaldığım evde gözaltına alındım. Eşimi yere yatırdılar. İddianamede benim hesabıma para geldiği söylenmiş bazı kişiler tarafından. Hesaplarıma baksınlar. Var mı para transferi baksınlar. Bunlar ortaya çıkmayacak şeyler değil. Ben 5 ay neyin cezasını çektim ? Instagram kullanmak suçsa kullanmam. Ben bu sanıkları tanımıyorum. Hepsi sosyal medyada bizi izleyip kinlenmişler. Bu kadar garip insanın negatif enerjisini çekeceksem paylaşım yapmam, istemiyorum artık."
"Ben TMSF’nin ne olduğunu iddianameyi okurken avukatıma sordum. Bilmiyordum bile ne olduğunu. Hukuk okurken de ceza davası konularından kaçtım. Çok negatif konular bunlar. Güzellik salonum olduğu döneme ilişkin tüm belgeleri avukatlarıma sunmuşumdur. Dolandırıcılık olayıyla güzellik salonumun ilgisi yoktur. Battı zaten o işletme. Onur Apaydın benim bildiğim kadarıyla gece kulüplerine ortaktı o dönemde. Ben uzaklaştırma kararı aldırdım Onur Apaydın hakkında. Bu kararı aldırmam soruşturma sürecinden önceydi. Ben operasyon yapılacak, kardeşim ile beni yaka paça gözaltına alacaklar bunlara ihtimal vermiyordum. İki gün şehri dolaştırıp poz verdirdiler.”
Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 38 müşteki, 1 müşteki sanık, Gülnihal Çiçek ve Alisya Bahar Candan'ın da aralarında bulunduğu 21 sanık yer alıyor. İddianamede, Onur Apaydın ve İlker Oflu'nun şebekenin elebaşları olduğu, dolandırıcılık ve tefecilik suçlarından gelir elde etmek üzere teşekkül eden organize suç örgütünün üyesi olan şüphelilerin, örgüt yapısı ve iş bölümünün sağladığı kolaylıktan faydalanarak suç dünyasında "Sazan Sarmalı" olarak tabir edilen dolandırıcılık yöntemini uyguladıkları belirtiliyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan'ın ablası Gülnihal Çiçek'e göre suç örgütü içinde daha etkin rol oynadığı, sanık Gülnihal Çiçek'in tutuklulukta geçirdiği süre dikkate alınarak adli kontrol şartıyla tahliye edildiği aktarılıyor.
İddianamede, Alisya Bahar Candan hakkında "suç örgütüne üye olmak" ve "kişinin, kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta ya da kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtması veya bu kurum ve kuruluşlarla ilişkili olduğunu söylemesi suretiyle dolandırıcılık" suçlarından 14 yıldan 44 yıla kadar hapisle cezalandırılması talep ediliyor. Gülnihal Çiçek'in ise aynı suçlardan 8 yıldan 24 yıla kadar hapisle cezalandırılması isteniyor. Diğer 20 sanık hakkında ise farklı suçlardan farklı sürelerle hapis cezası öngörülüyor.